Blog

Her derde deva olan bir bitki: Ekinezya

Tarihi kayıtları en yeni olan bir tıbbi bitkidir Ekinezya, şifacıların yüzyıllardır gribal enfeksiyonlar için aradığı çözüm aslında çok yakınlarda bir yerlerde, küçücük dikenlerin arasında gizlidir.

Keşfedildiği andan itibaren her derde deva olarak listenin başında yer almayı başarmıştır.

Mor koni çiçeği ile papatya ailesinin çok yıllık her alana yayılabildiği önemli üyesi, İnkaya topraklarının gücüne güç katmak için gelen nadide bir parça…

Tarih boyunca insanlar ekinezyayı kızıl, frengi, sıtma, kan zehirlenmesi ve difteriyi tedavi etmek için kullanmalarına rağmen antibiyotiklerin ortaya çıkması sebebiyle doğaldan uzaklaşmaya başlamışlardır.

Günümüzde insanlar ekinezyayı soğuk algınlığı ve gribin süresini kısaltmak ve boğaz ağrısı (farenjit), öksürük ve ateş gibi semptomları azaltmak için kullanırlar.

Birçok bitki uzmanı ayrıca bağışıklık sistemini güçlendirmeye ve vücudun enfeksiyonlarla savaşmasına yardımcı olmak için ekinezyayı önermektedir, bu da doğal çözümlerin tamamlayıcı tıp olarak ileri gelmesini öne sürmektedir.

Üst solunum yolları haricinde idrar yolları enfeksiyonuna, bağışıklık sistemini güçlendirme veya farklı preparatlarının kulak ağrılarına iyi gelmesi sebebiyle bu bitkinin neden her derde deva olarak tanımlandığını anlamaktayız.

Bahar aylarında açan mor çiçekleri sonbahar gelene kadar bizlere görsel şölen sunmakta, her hafta yepyeni çiçekleriyle İnkaya semalarına göz kırpmaktadır. Bahçemizde ekim aylarında en son veda ettiğimiz, bir anne edasıyla diğer bitkileri kışa uğurlayan nadide bir bitkidir.

Ekinezya uçucu yağı, alkamidler, kafeik asit esterleri, ekinolon ve ayrıca bakır, demir, tanenler, protein, yağ asitleri ve A, C ve E vitaminleri içerir.

Bağışıklık sistemini uyarmak ve güçlendirmek için kullanılır ve ayrıca mükemmel antibakteriyel, antiviral, antifungal ve antiinflamatuar özelliklere sahiptir ve soğuk algınlığı ve üst solunum yolu enfeksiyonlarını tedavi etmek için kullanılmaktadır.